Üniversite Hayatı – 1

Üniversiteye başlayalı neredeyse dört sene oluyor. Hazırlık okumadığım için bu dört sene fakülte deneyimi demek oluyor ki yakın zamanda da sona erecek gibi durmuyor. Dört senedir okuldayım ama hala beni şaşırtan şeyler olmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde bir olay başıma geldi. Programlama ile ilgili bir dizayn projesi verilmiş. Ben derse gitmediğim için geç gördüm. Projelerin dizayn kısımları da düşük yüzdeli olduğu için son dakika uğraşmak istemedim ve yapmamaya karar verdim. Due Date’den bir sonraki gün sabah uyandığımda hocanın öğrencilere mail atmış olduğunu gördüm.

“Proje dizaynını submit etmeyenler dersten F alacaktır.”

Şimdi bundan önce şunu söylemem gerek ki bir önceki dönem aynı dersi AA gibi bir not ile geçecekken hiç derse gitmediğim için devamsızlıktan kalmıştım. O yüzden asistanlar falan durumumu az çok biliyor lab seanslarında biraz kıyak geçiyorlar.

Neyse efendim, gelen maili görünce tabi paçalarım tutuştu kütüphaneye çıktım kitabı açtım önüme kağıda kaba taslak bir UML (Kodu yazmadan önce algoritma tasarımınızı gösteren çizelge tarzı bir şey) çizip submit ettim. İki gün sonra not açıklandı 50 almışım. Ben tabi 5o aldığımı görünce tam puanın elli olduğu kanaatine vardım. Tabi bu Salı günü uygulamaya girmeden önceydi. Asistan öğrencilere dizaynlarını geri dağıtıyordu, benimkini bulamadı, gitti içeriden başka bir kağıt getirdi yanıma geldi.

“Ya sen aslında yüz alıyormuşsun ama son gün submit ettiğin için yarısını kesmek zorunda kaldım kusura bakma.” dedi utana sıkıla.

Şimdi bu durumda %2’lik proje dizaynı için dersten bırakmakla tehdit eden hocaya mı kızarsın, son güne bıraktığın için kendine mi kızarsın, projeyi verirken vermeyenleri bırakacağını, geç verenlerin de puanını keseceğini söylemeyen hocaya mı kızarsın?

İki ucu boklu değnek anlayacağınız.

Neyse efendim ben artık şu dizayn ettiğimiz kodu yazayım da neme lazım yine puanın yarısı kırılmasın yok yere.