Blog ve Delinin Günlüğü

Türkiye’de Blogging

Ben tabiki bir sosyolog veya insanların bloglarından çıkarım yapabilecek başka bir uzmanlık alanından değilim. Ama end-user diye tanımlanabilecek bir kitledenim. Ve gözlemlediğim kadarıyla Türk insanının blog kullanma anlayışı daha çok oradan buradan arakladığı bilgilerle bir çöplük havuzu oluşturmaktan ibaret. Ben enformasyonun her halini sonuna kadar destekleyen biri olarak, herkesin kendi sesini duyurmasını istiyorum tabi ki. Ama WordPress’in Okuyucu kısmına girdiğimizde şöyle bir manzara çıkıyor karşımıza;

blog, etiketler
Tabi aralarda çok iyi bloggerlar da var ama çoğunluk sanki bu işten biraz para kazanma ihtimalleri olduğunu düşünen ev hanımları ve küçük çocuklarmış gibi bir izlenim uyandırıyor bende.

 

 Delinin Günlüğü

Ben ise internetin neredeyse her köşesine girip çıkmış biriyken senelerdir bir türlü adam gibi bir blog oluşturamadım. 2008-2010 yılları arasında şu an adını hatırlamadığım bir blog açmıştım. O sıra ilgilendiğim ne varsa onu yazıyordum. Yani yazılar çoğunlukla oyunlar, filmler, kitaplar, animeler ve benim günlük sorunlarımdan oluşuyordu. Blog kavramı internetin popüler olmaya başladığı ilk anlardan beri ortada fakat hala kimse blog nedir veya bir blog’un içeriği nelerden oluşmalıdır tam olarak emin değil. Ben de emin değildim fakat bir ay kadar önce bahsettiğim eski bloguma denk geldim. O an fark ettim ki blog tam anlamıyla bu olmalı. Blog sahibinin veya sahiplerinin kafasından geçenleri insanlarla paylaştığı bir platform. 2008 yılında liseli kafamla çok doğru bir iş yaptığımı fark ettim.

Ben de ne yaptım o blog’u tekrar buldum, yazılarımı ve onlara gelen yorumları okudum. Kendi saflığıma ve o zamanki düşüncelerime epeyce güldüm. Gelen yorumların bazılarına daha çok güldüm. Ve sonra bunu devam ettirmeye karar verdim. O an küçük dünyamla başladığım blog tarzını şimdiki düşünce şeklimle uyarlamaya karar verdim ve çok geçmeden Delinin Günlüğü’nü açtım. Bu isim de çok eskilere dayanıyor. O blog’umla aynı yıllar olması lazım bir kaç forumu birden aktif olarak takip ediyordum ki bunlardan bir tanesi Kayıp Rıhtım‘dı. Çok geçmeden Kayıp Rıhtım‘ın edebiyat kategorilerinden birinde “Delinin Günlüğü” isimli bir yazı dizisi yazmaya başladım. Ve ben yazdıkça bu bir nevi Yeraltı Edebiyatı Denemesi oldu çıktı. Ki bunları veya yeni yazdıklarımı bu blog’umda da paylaşmayı düşünüyorum yakın zamanda.

Neyse düşüncelerimi toparlamak gerekirse, diğer kullanıcıların aksine Delinin Günlüğü şahsım için bir rahatlama platformudur başka bir amaç taşımaz. Derslerden, projelerden ve ikili ilişkilerin delirtici daraltmasından kaçmak adına çoğunlukla akşam saatleri bir kaç dakikalığına kafanızı ütülediğim bir yer. Tezgahta çay da olacaktı…

 

Yorum bırakın